




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

Bir
Kaz Öyküsü


Bu öykü, yıllar boyu bir metropolün karmaşasına direndikten sonra içinden
gelen sese kulak verip Çanakkale'ye yerleşen ve orada küçük bir otel
açan Yüksel bey'e ait.

Bir yaz günü, yetiştirdiği hayvanların arasına birkaç tane de kaz ilave
etmeyi düşünerek karşı yakadaki kaz çiftliğine gitmek üzere yola çıkan
Yüksel bey saatlerini çok iyi bildiği ve hiçbir zaman kaçırmadığı feribotu
kaçırır. O sıcakta bir sonraki feribotu beklemeyi gözü yemeyince de
kaz alma planını bir sonraki güne erteleyerek geri dönmeye karar verir.

Dönüş yolunda otomobiliyle ilerlerken ne tesadüf ki (!) bir kaz sürüsüyle
karşılaşır. Kazları takip ettiği takdirde kendisini mutlaka ait oldukları
yere götüreceklerini düşünerek peşlerinden gitmeye başlar. Sürü önde,
Yüksel bey arkada tozlu topraklı köy yollarında ilerlemeye başlarlar.

Derken bir yol ayrımında sürü ikiye ayrılır, bir grup kaz sağa giderken
diğer grup düz devam eder. Yüksel bey bir an tereddüt ettikten sonra
sağa sapan kazları izlemeye karar verir. Kazlar yalpalaya yalpalaya
bir süre daha gidip sonunda ağaçların arasına gömülmüş küçücük bir evin
önündeki tahta çitlerin arasından geçerek içeri girerler. O sırada evin
kapısı açılır ve yaşlı bir kadın dışarıya çıkarak kazları karşılar.

Yüksel bey, bir süre kadını izledikten sonra otomobilden iner, onun
yanına gider ve şayet kabul ederse kazlarını satın almak istediğini
söyler. Yaşlı kadın sesi soluğu çıkmadan Yüksel beye bakar, bakar ve
ardından gözlerinden akan yaşlara hakim olamaz:
"Ben taa ne zamandır bu kazları satmaya niyetliyim. Tek derdim, onları
satıp içeride aylardır hasta yatan kocama ilaç almak, ama ne bir yere
gidecek halim ne de onları satacak birini bulacak gücüm var. Dün gece
sabahlara kadar ağlayarak yakardım. Dualarımın duyulacağını biliyordum.
Seni Tanrı yolladı bana oğlum." der.

Yüksel bey, kazlara yaşlı kadının hayal bile edemeyeceği bir fiyat ödediği
gibi ertesi gün oraya bir doktor götürüp kocasını muayene ettirir, ilaçlarını
alır ve üzerine üflenen hayır dualarıyla oradan ayrılır.

Yaşamda tesadüf diye bir şey yoktur.
Bizler, sahip olduğumuz enerjilerle her türlü olayı, kişiyi ve durumu
kendimize çeker ve o enerjilerin niteliğine göre olumlu ya da olumsuz
şeyler yaşarız.
Hayatın sadece beş duyumuzla algılayabildiğimiz şeylerle sınırlı olmadığını
anladığımızda ve egomuz tarafından bastırılan iç sesimizi duyabilir
hale geldiğimizde unuttuğumuz içtenliği ve dürüstlüğü bize yaşatacak
olan başka bir dünyaya da adım atmış oluruz.
İsterseniz mucize deyin, evrenin doğal düzeni bunu sağlar.




Diğer yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|