




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR
|

Güncelleme:
22.09.2000
En Güçlü Tanık: VİCDAN

Vicdan kendi kendimizi suçlayabilme, sorgulayabilme ve gerektiğinde
kendimize savaş açıp, tanıklık edip, ceza verebilme üstünlüğüdür. Akıl
ve vicdanımızın bize gösterdiği yol ile egomuzun ve dizginlenememiş
duygularımızın istekleri arasında zaman zaman seçimler yapmak, çatışmalara
göz yummak durumunda kalırız.

Çoğu zaman da egomuzu ve duygularımızı kayırmak gibi bir alışkanlık
içinde olmaktan da geri kalmayız. Oysa bedene ve akıla ne denli muhtaçsak,
iç dünyamız ve huzurumuz için vicdana da o denli ihtiyacımız vardır.
Aslında tüm bunlar biraz bilgi, biraz sorumluluk ve biraz da deneyimle
birleştirilirse kusursuz sonuçların alınması her zaman olanaklıdır.

Gerçekte insanın egosu, güzel duyguların düşmanı değildir. Herşeye karşın
küçük bir çaba göstererek, eğiterek onu dost yapabiliriz. Vicdan, insanı
hep doğruya ve güzele götüren acımasız bir yönetici ve yönlendiricidir.

Öyle ya da böyle, her gün gelişmekte olan sezgi ve duygularımızın etkisi
altında daha anlaşılır ve berrak duruma gelen güncel olayların rengi
ve tadı, vicdanımızı biraz daha geliştirir.

Vicdan kendisine karşı dürüst olan insanın tek efendisidir.

Elbette vicdan ve bilinci uyandırmak öyle kolay bir şey değildir. Bu
savaşta gün gelecek herkes cehennemi yaşayacaktır. Ama bu savaş bilinçli
bir biçimde devam ettirilebilirse o kapkara cehennemin, pespembe bir
cennete çabucak dönüştüğünü görebiliriz.

İnsanın vicdan ve bilincinin, bilgisizlik ve sevgisizlik karşısında
göstereceği dikkat, uyanıklık ve duyarlılık kendi içindeki kimliğini
bulmasına yardımcı olacaktır.

Vicdan bilinç, hoşgörü ve tüm sevgi duygularının kaynağıdır.

Koşullandırılmış düşünce ve bilinç, insanın gelişmesini yavaşlatır.
Özgür düşünce, özgür bilinç, özgür vicdan ise, kişinin gelişmesinde,
iyiyi, doğruyu, güzeli, gerçeği bulmasında öncülük yapar.

İnsanoğlu, vicdanın üstünlüğünü, şefkatin vazgeçilmezliğini, sevginin
sonsuz gücünü öğrenmedikçe, dünya hep acılar ve düş kırıklıkları dünyası
olarak sürecektir.

Kişinin yücelmesi anlayışa, vicdana ve bilgiye dayanır. Bunda en önemli
eylem, kendimize egemen olmak, diğer tanımıyla egomuzu denetim altına
almasını bilmektir.

İnsan bilinç ve vicdanı ile bilimi birleştirmek durumundadır. Aynı zamanda;
gelenekleri, dinsel görüşleri, teknolojinin gelişmeleri ile bağdaştırmak
ve böylece yaratıcı düşünceyi madde ile barıştırmak çabasına girmek
zorundadır.

İnsanca yaşamak, vicdanımızın sesini bastırmadan akıllıca, sorumlulukla
ve olumlulukla hareket etmekle başlar.

İçgüdüsel olarak, her olayda sorununuz ya da şaşkınlığınız ne olursa
olsun vicdanınız, sizin haklı olup olmadığınızı adeta bağırır. Tabii
duymak isterseniz ya da sesini boğmaya kalkmazsanız.

Vicdan rahatsızlığı, suçun işlendiği anda başlar ve devamlı insanı huzursuz
eder.

Böyle bir durumda suçluluk duyan kişi; ne kendi yargıçlığından ne de
kendine biçtiği hükümden kurtulamaz.

Her insan kendi vicdanı içinde en büyük özgürlüğünü yaşar.

Vicdan insanın; içinde tatlı tatlı duyumsadığı bir ilahi fısıldayıştır.

Bir kişiyi suçlarken, bir kişiyi yargılarken, terazinin öteki kefesine
de mutlaka vicdanınızı koyunuz. Göreceksiniz, varacağınız sonuçlar çok
daha adil olacaktır.

Hep kargaşalardan, çıkar çatışmalarından yana, ya yok etmek ya da yalnızca
kazanmak için koşullandırılmış bir dünya...

Çoğu zaman anlayışın, vicdanın, tertemiz duyguların, sezgilerin, sevginin,
hoşgörünün bir ütopya olarak benimsendiği bir dünya...

Yanlış, eğri, kötü bir uygulamanın, bir sabit fikir peşinde gitmeyi,
kör nefsine ve hatta zulme bayraktarlık etmeyi yaşamın sanki bir gereği
ve hatta gerçeği olarak görmeye başladığımız bir dünya...

Dünyanın bu katılaşmış ve kalıplaşmış görünümünden sıyrılın. Kendinizle,
öz kimliğinizle buluşun.

Asla unutmayın ki; her işimizde, her tavrımızda, her uygulamamızda içimizdeki;
en güçlü tanık, vicdanımızdır.
Hanri
Benazus

Diğer
yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|