




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

Yılbaşı ödevimiz

Şu
anda olduğunuz noktayı düşünün. Yaşamın içinde bulunduğunuz noktadan
filan bahsetmiyorum, fiziksel olarak, hatta coğrafi olarak bulunduğunuz
yeri. Büyük ihtimalle ya evde, ya işyerinizde bilgisayarınızın başında
oturuyorsunuz. Bulunduğunuz enlem ve boylama nasıl geldiniz? Bu sabah
uyandığınızdan beri yaptığınız hangi tercihler sizi buraya getirdi?
Peki daha önce?

Örneğin bundan birkaç hafta önce verdiğiniz hangi karar sizin burada
olmanızı sağladı acaba? Belki de bundan üç gün önce evde oturmayıp da
arkadaşınızın davetini kabul etseydiniz, gittiğiniz restoranda hemen
arkanızdaki masadaki burnu kırmızı adamın hapşırması sonucu ortama saçılan
grip mikropları yüzünden şimdi evde hasta yatıyor olacaktınız.

Peki ya daha önce verdiğimiz kararlar, sağa değil de sola dönmeler,
şimdi değil de on dakika sonra çıkmalar, evden çıkmışken bir şey unutup
geri dönmeler? Ve hatta üzerinde düşüne düşüne verdiğiniz kararlar?
Bir de başınıza gelen olaylar ve onların sonucunda verdiğiniz kararlar...
Bu noktaya gelmek için, ister coğrafi, ister psikolojik, ister yaşam
durumu olarak nasıl uğraştığınızın farkında mısınız? Burada olmayı mükemmel
biçimde zamanladığınızın farkında mısınız? Bu yazıyı şu anda okuyor
olmak için çok uzun bir yoldan geldiniz, yorulmus olsanız gerek.

Dönüm noktaları
"Hatırla" ve "Yuvaya Dönüş" adlı kitapların yazarı Steve Rotler, aylık
bülteninin son sayısında bu konuya değinmiş.

Başımıza gelen her olay, her dönüm noktası, acı ve tatlısıyla bizi bu
ana getirdi. Bazı çok iyi sandığımız olaylar daha sonra hiç ummadığımız
sonuçlar doğurdu, bazı felâketler ise yaşamımızda başımıza gelen en
iyi şeyler oldular. Ve hepsi, kolektif bir biçimde, sizi buraya, şu
ana, şimdiye, şu anda olduğunuz kişiye taşıdılar. Ve bütün bu anlar,
olaylar, size çok değerli hediyeler verdiler. Size şu anınızı verdiler.

Benim sıkça yaptığım ve çok yararlandığım bu alıştırmayı sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bu alıştırmaya dört gününüzü ayırın. Üç gün boyunca, beş
- on dakika bile olsa, oturun ve yaşamınızı değiştiren olayları, tercihleri,
kararları yazın bir kağıda. Her gün kısa da olsa bir zaman ayırın.

Dördüncü gün, her olayın içerdiği hediyeleri, bu olaylar olmasaydı yaşamınızda
elde edemeyeceğiniz fırsatları, büyüme ve gelişme olasılıklarını başta
ne kadar olumsuz görünseler bile bu olaylar sayesinde kazandığınız değerleri
yazın. Sonra bu olayların gerçekleşmesinde rol oynayan insanları yazın
yanlarına.

Bu insanların size verdiği hediyelerin farkında mısınız? Bu insanlar,
sizin şu anda olduğunuz insan olmanızda, bulunduğunuz yere gelmenizde
ne büyük rol oynamışlar, görüyor musunuz?

Eminim ki bu deneyimlerden bazılarını yaşamayı hiç istemediniz. Hatta
bazıları size acı verdi. Ama fark etmeniz gereken şey, bu çok acı gibi
görünen olayların size sağladığı o kadar firsat ve hediye var ki! Ancak
bunu görebilmek için zaten gerçekleşmiş ve sizin ne yaparsanız yapın
artık var olduğu gerçeğini değiştiremeyeceğiniz bu olaylara direnmeyi
bırakmanız, onları kabul etmeniz ve her ne kadar onların olmamasını
tercih ettiysek de, bu olayların yarattığı iyilikleri de görmeye çalışmamız
gerekiyor.

O kurtulmaya, hatta saklamaya çalıştığınız, yokmuş gibi davrandığınız
acınız var ya... Onu ancak bu şekilde iyileştirebilirsiniz. Ondan saklanmaktan
vazgeçin. Deneyimle kavga etmeyi bırakın. Önce acıya evet deyin, sonra
onun size verdiği mesajları kabul edin. Size sağladığı fırsatları görün.
Eğer bunu yapmaya direniyorsanız, kendinize şu soruyu sorun: "Neden
acımdan vazgeçmek bu kadar zor benim için?"

Tabii sadece zor deneyimlerden bahsetmiyorum. Bazı deneyimler, hatta
bir çoğu daha baştan keyifli olabilir. Veya en zor anınızda, hiç ummadığınız
biri size yapılabilecek en büyük yardımı yapmış, en önemli desteği vermiş
olabilir; belki de küçücük bir gülümseme, bir dokunuşla. Veya ne dediğinin
farkına varmadan öyle bir laf etmiştir ki dünyanız değişmiştir. Bütün
bu insanları listenize eklemeyi unutmayın.

Hediyeleri paketleyin...
Malum yılbaşı önümüz, kimlere, ne yılbaşı hediyesi vereyim diye düşünüyorsanız...
İşte size bir liste. Verebileceğiniz tek gerçek hediye ise onların size
verdiği hediyeleri geri vermek, yani onlara sevgiyle teşekkür etmek.
Çünkü her hediye, aslında onu verene aittir. Ve verdiğimiz her hediye
o hediyenin bulunduğu yeri bizden bir parça yapar.

Yaşamınızdaki olaylardan almış olduğunuz hediyelere, vereceğiniz sevgi
dolu teşekkürlerle yanıt verin bir anlamda onları geri verin ve artık
özgürleşin.

Bu teşekkürler kısa bir telefon konuşması, bir e-posta mesajı, ufak
bir kart olabilir. Eğer vefat etmiş biriyse veya ulaşamayacağınız bir
insansa, ona zihninizden de teşekkür etmeyi deneyebilirsiniz.

Her verdiğiniz hediyede daha da özgürleşecek, daha da hafifleyecek,
daha da zenginleşeceksiniz. Çünkü verdiğiniz teşekkür ve sevgi, size
fazlasıyla geri dönecek.

Biliyorum, çünkü denedim!

Bu haftaki ödevimiz, yaşamımızı etkileyen insanlara şu anki bize yaptıkları
katkı için teşekkür etmek.



Diğer yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|