




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

Sevgiye yer kalmadı mı?

Uzakdoğu'da bir Budist tapınağında geçmiş bir olayı anımsadım.Bu tapınak
bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu ve burada
geçerli olan incelik,anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.

Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece
durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, kapıda tokmak
ya da çan, zil türünden ses çıkaran bir gereç yoktu.

Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki "bilgelik arayıcısı" kapıda duran
yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı.
Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.

İçerdeki bir süre kayboldu,sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir
kapla döndü ve kabı yabancıya uzattı. Bu "Yeni bir aracıyı kabul edemeyecek
kadar doluyuz" demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, dalından
kopup yere düşmüş bir gül yaprağını dolu kabın içindeki suyun üzerine
bıraktı.

Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.

İçerdeki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.
Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardır. Bu sevgiydi
ve sevgiye her zaman yer bulunurdu.

Nicedir hayatımızda sevgiye yer bulamadığımızı düşündüm.
Bize sevgiyi anlatan bir olayı haber yapamıyoruz.
Bize sevgiyi anlatan bir kişiyi dinlemiyoruz.
Bize sevgiyi anlatan bir duyguyu görmüyoruz.
Bize sevgiyi anlatan bir yazı yazmıyoruz, böyle bir yazıyı okumuyoruz.

Bir Polanya filminde Nazi dönemi anlatılıyordu. Nazi komutanı güzel
bir evi komutanlık merkezi yapmıştı. Evin güzel sahibesi üst kata çıkmıştı
ve az görünüyordu. Komutan bu kadına âşık olduğunu anladı ve aralarında
şöyle bir konuşma geçti:

- Madam, aşkımız beni zayıf düşürüyor.
- Hayır komutan, sevginiz sizi insan yapıyor.

İnsan ruhu da doğanın bir parçasıdır ve doğa gibi boşluk kabul etmez.
İçinde sevgiyi barındıramayan insan nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır.
Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız. Nefret etmeden birini öldüremezsiniz.
Nefreti içinde barındırmak isteyen insan önce kendisinden nefret etmek
zorundadır. İçinde nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur.
Artık onu bulması çok zordur ve bunun ağır bedelini ödeyecektir.

Sevgisizlik ağır bir yüktür ve insan bundan kurtulmak için çok kötü
şeyler yapar.
Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür.
Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır.
Bağımlılık sevgi değildir,gereksinmenin karşılanmasıdır.

Sevgi, değer vermesini bilmektir.
Sevgi,yaşama hakkını kabul etmektir.
Sevgi, varolmaktan kıvanç duymaktır.
Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır.
Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır.
Sevgi, bütün yapay ayrımların hayattan çıkarılmasıdır.
Sevgi, bilinçtir.
Sevgi, insan olmaktır.

Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine parayı koyduk. Para için yaşıyoruz,
para için eğitim görüyoruz, para için meslek ediniyoruz, para için çalışıyoruz,
para için birbirimizi çiğniyoruz, para için birbirimizi aldatıyoruz,
para için savaşıyoruz.

Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine üstün olmayı koyduk. Üstün olmak
için yaşıyoruz, üstün olmak için yarışıyoruz, üstün olmak için kendimizden
başkasının aşağı olmasına çalışıyoruz.

Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve nefreti içimize çağırdık. Birbirimizden
nefret ediyoruz nefretle yaşıyoruz, nefretle çalışıyoruz, nefretle dövüşüyoruz,
nefretle öldürüyoruz.

Para, üstün olmak ve nefret etmek hayatımızı dolduruyor. Hayatımız da
savaşlarla, dünyayı yağmalamakla, birbirimizi boğazlamakla geçiyor.

Sevginiz olmadıktan sonra daha çok paranız olsa, daha üstün olsanız,
daha çok toprağınız, eviniz arabanız, malınız olsa ne olur?

Sevginiz yok ve hiçbir şeyiniz yok.
Belki de yeniden öğrenmemiz gereken budur.


Erdal Atabek
Cumhuriyet Gazetesi,
21 Ağustos 1995



Diğer yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|