




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

Babam seyrediyor...

Ortaokulda okuyan ve kısa bir süre önce annesini kaybeden genç, babasıyla
birlikte yaşıyordu. Babasıyla aralarında çok güzel bir dostluk vardı.
Genç okulun futbol takımındaydı. Takımdaydı ama, ufak-tefek yapısı ve
tecrübesizliği sebebiyle hoca ona bir türlü maçlarda görev vermiyordu.
Bu yüzden her zaman yedek kulübesinde otururdu. Buna rağmen babası hiçbir
maçını kaçırmaz ve her zaman ayağa kalkar tezahürat yapardı.

Liseye başladığında yine sınıfın en sıska öğrencisiydi. Fakat babası
onu hep futbol oynamaya teşvik etti; bununla birlikte, eğer istemezse
oynamayabileceğini de belirtti. Delikanlı futbolu seviyordu ve takımda
kalmaya karar verdi. Her idmanda elinden geleni yapıyor takımın as oyuncusu
olmaya gayret ediyordu. Ama sürekli yedek kulübesinde oturmaktan kurtulamadı.

İnançlı babası tribünde her zaman ki yerini alıp oğlunu desteklemek
için tezahürat yapmaya devam ediyordu. Genç üniversiteye başladığında
futbol onun için önemini kaybetmeye yüz tuttu, ama yine de elinden geleni
yaptı. Herkes onun okul takımına giremeyeceğinden emin olsa da o bunu
başardı.

Takımın antrenörü onu listeye dahil ettiğini, çünkü her idmana yüreğini
koyduğunu ve takımın diğer üyelerini de şevke getirdiğini itiraf etti.
Takıma girebildiği onu o kadar heyecanlandırdı ve sevindirdi ki, soluğu
en yakın telefon kulübesinde aldı ve babasına müjdeyi verdi.

Onun bu başarısına sevinen baba mutluluğunu paylaştı ve kendine maçların
sezonluk biletlerini göndermesini istedi. Üniversitede dört yıl boyunca
hiçbir idmanı kaçırmayan genç, ne yazık ki hiçbir maçta oynayamadı.

Futbol sezonunun sonlarına doğru, büyük bir eleme maçının idmanı için
sahaya çıkmaya hazırlanan gencin yanına, elinde telgrafla antrenörü
geldi. Delikanlı telgrafı okuyunca ölüm sessizliğine büründü. Güçlükle
yutkunarak hocasına şunları söyledi;

"Bu sabah babam ölmüş izninizle bu gün idmana gelmesem?"

Hocası onun şefkatle boynuna sarıldı ve "Bu hafta dinlen evlat" dedi.
"Ve cumartesi günkü maça da gelmeyi aklından geçirme."

Cumartesi geldi çattı, ama okul takımının durumu hiçde iyi değildi.

Maçın sonlarına doğru sessizce bir kişi soyunma odasına girdi, formasını
ve futbol ayakkabısını giyip sahanın kenarına çıktı.

Babası ölen ufaklıktı bu!

Antrenör ve oyuncular bu azimli arkadaşlarını bu kadar kısa sürede tekrar
aralarında görmekten son derece şaşkındılar... Hocasının yanına giden
genç

"Lütfen izin verin oynayayım" dedi. "Bu gün oynamak zorundayım."

Hocası önce onu duymamış gibi davrandı. Böylesine zor bir eleme maçında
takımının en kötü oyuncusunu sahaya çıkarmasına imkan olmadığını düşünüyordu.

Ama genç o kadar ısrar etti ki, sonunda ona acıyan hocası razı oldu:
"Peki, oyuna girebilirsin."

Gencin oyuna girmesinin üstünden çok geçmemişti ki, hem hoca, hem oyuncular
hem de arkadaşları gördüklerine inanamadılar. Daha önce hiç oynamamış
bu meçhul ufaklığın her hareketi harika, attığı her pas isabetliydi.
Karşı takımın oyuncuları onu durduramıyordu. Koşuyor pas veriyor, savunmaya
geçiyor ve maçın yıldızı gibi parlıyordu. Sonunda gencin takımı aradaki
farkı kapattı, nihayet atılan gollerle de beraberliği yakaladı. Ve son
saniyelerde ufaklık topu tek başına sürükleyip herkesi geçti ve galibiyet
golünü attı.

Maç bitmişti, okulun taraftarları sevinç çığlıkları atıyor,arkadaşları
ufaklığı omuzlarında taşıyordu. Seyirciler stadyumu terk ettikten, oyuncular
duşlarını alıp soyunma odasına boşalttıktan sonra, takımın hocası ufaklığı
bir köşede tek başına sessizce oturduğunu fark etti. Yanına gidip

"Evlat, inanmıyorum. Bu gün bir harikaydın" dedi. "Sana ne oldu, bunu
nasıl yaptın anlat bana" dedi.

Hocasına bakan genç gözleri dolu dolu şunları anlattı:

"Babamın öldüğünü biliyorsunuz. Peki onun gözlerinin görmediğini de
biliyor muydunuz?"

Delikanlı güçlükle yutkundu, gülümsemeye çalıştı.

"Babam bütün maçlara geldi.Çünkü görmediği halde beni desteklemek istiyordu.
Ve ilk defa bu gün beni görebilirdi. Ben bu fırsatı kullanmak ve oynayabildiğimi
ona göstermek istedim."



Diğer yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|