




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

En
önemli iş, an ve insan


Bir zamanlar bir kralın aklına söyle bir düşünce geldi; "Eğer bir işe
ne zaman başlayacağımı; kimi dinleyeceğimi ve yapmam gereken en önemli
şeyin ne olduğunu bilseydim, girdiğim her işi başarırdım." Aklına böyle
bir fikir düşünce, krallığın dört bir yanına, kim kendisine her iş için
en uygun vakti, bu iş için en gerekli kişinin kim olduğunu ve yapılması
gereken en önemli şeyin ne olduğunu öğretirse ona büyük bir mükâfat
vereceğini ilan etti. Bilgeler kralın huzurunda toplandı, fakat sorulara
verdikleri cevaplar birbirinden tamamen farklı çıktı.

İlk soruya cevap olarak; kimileri her hareketin doğru vaktini bilmek
için önceden günlerin, ayların, yılların yer aldığı bir takvim hazırlamak
ve sıkı sıkıya buna uyarak yaşamak gerektiğini söylediler. Ancak böylece,
dediler; her şey tam zamanında yapılabilir. Diğerleri ise her hareketin
doğru vaktine önceden karar verilemeyeceğini, kişinin kendisini boş
eğlencelere kaptırmayıp, hep daha önce olmuş olayları izleyerek en lüzumlusunu
yapabileceğini iddia ettiler. Başka bilginler de kral neler olup bittiğine
ne kadar ederse etsin, tek bir kişinin her hareket için en uygun vakte
karar vermesinin imkansız olduğunu; kralın, her şeyin en uygun vaktini
tespitte ona yardım edecek bir bilge kişiler konseyi kurması gerektiğini
söylediler. Fakat bu defa da başka bilginler;
"Bir konseyin önünde beklemesi imkansız bazı şeyler vardır, bu işlerin
yapılıp yapılmayacağına ancak tek bir kişi anında karar verebilir."
dediler.
"Buna karar vermek içinse neler olacağını önceden bilmek gerekir. Neler
olacağını önceden bilenler de yalnızca sihirbazlardır. Dolayısıyla her
hareketin doğru vaktini bilmek isteyen, sihirbazlara danışmalıdır."

İkinci soruya da aynı şekilde türlü türlü cevaplar geldi. Kralın en
fazla ihtiyaç duyduğu, en gerekli kişiler bazılarına göre danışmanlar;
bazılarına göre papazlar; bir kısmına göre hekimler; daha başka bir
kısmına göre ise savaşçılardı.

Üçüncü soruya, yani en önemli işin ne olduğu konusuna gelince; bazıları
dünyadaki en önemli şeyin bilim olduğunu söyledi. Bir kısmı savaşta
ustalaşmak; daha başkaları da dini ibadet dediler. Bütün cevaplar birbirinden
farklı çıkınca, kral bunların hiçbirini kabul etmeyip kimseye de ödül
vermedi. Ama hâlâ doğru cevapları alamadığı için, bilgeliğiyle ünlü
bir münzeviye danışmaya karar verdi.

Münzevi, hiç ayrılmadığı bir ağaç kovuğunda yaşar, yanına sade halktan
başkasını kabul etmezdi. Bu yüzden kral üstüne sade elbiseler giyerek
kendisini halktan biri gibi göstermeye çalıştı ve yola düştü. Münzevinin
kovuğuna yaklaştıklarında atından indi ve muhafızını da geride bırakıp
yola devam etti. Kral yaklaşırken münzevi kovuğunun önüne çiçek tarhları
kazıyordu. Kralı gördü, selamlayıp kazmaya devam etti. Münzevi mecalsiz
ve zayıf birisiydi; küreğini toprağa her sokuşunda bir parçacık toprak
çıkarıyor, soluk soluğa kalıyordu. Kral yanına gelip söyle dedi:
- Ey bilge münzevi, size üç sorunun cevabını sormak için geldim. Doğru
şeyi, doğru zamanda yapmayı nasıl öğrenebilirim? En fazla muhtaç olduğum,
dolayısıyla diğerlerinden fazla ilgi göstermem gereken insanlar kimdir?
En önemli ve her şeyden önce kendimi vereceğim işler nelerdir?

Münzevi kralı dinledi, ama cevap vermedi. Avuçlarına tükürüp kazmaya
devam etti.
"Yoruldunuz." dedi kral, "Küreği bana verin de biraz dinlenin." Münzevi,
"Sağ olun" diyerek küreği krala verip yere oturdu.

Kral iki tarh kazdıktan sonra durup sorularını tekrarladı. Münzevi yine
cevap vermedi; bu defa ayağa kalktı, elini küreğe uzattı ve şöyle dedi:
-Biraz dinlenin; bir parça da ben çalışayım.

Fakat kral küreği ona vermeyip kazmaya devam etti. Bir saat geçti, bir
saat daha. Güneş, ağaçların ardından batmaya başladı; sonunda kral küreği
toprağa saplayıp söyle dedi:
-Ey bilge kişi, senin yanına sorularıma bir cevap bulmak için geldim.Eğer
cevap vermeyeceksen, söyle de evime gideyim." Münzevi, "Buraya koşarak
birisi geliyor" dedi, "Bakalım kim?"

Kral arkasına döndüğünde bir adamın koşarak kendilerine doğru geldiğini
gördü. Adamın karnına bastırdığı ellerinin altından kan sızıyordu.Kralın
yanına ulaşınca, kendinden geçercesine inledi, sonra da bayılıp yere
düştü. Kral ve münzevi, hemen adamın üstündeki elbiseleri çıkardılar.
Karnında büyük bir yara vardı. Kral yarayı elinden geldiğince yıkadı,
mendiliyle ve münzevinin havlusuyla sardı. En sonunda kan durdu, adam
kendisine gelince içecek bir şey istedi. Kral dereden taze su getirip
ona verdi.

Bu arada akşam olmuş hava soğumuştu. Kral, münzevinin de yardımıyla
yaralı adamı kovuğa taşıyarak yatağa yatırdı. Yatağa uzanan adam gözlerini
kapatıp derin bir uykuya daldı. Kral, koşuşturmadan ve yapmış olduğu
işlerden öylesine yorulmuştu ki eşiğe çöktü ve uyuyakaldı; kısa yaz
gecesi boyunca deliksiz bir uyku çekti. Sabah uyanınca nerede olduğunu,
yatakta uzanmış ve canlı gözlerle dikkatle kendisine bakan yabancının
kim olduğunu uzun süre hatırlayamadı.

Kralın uyandığını ve kendisine baktığını gören adam:
"Beni affedin" dedi, zayıf bir sesle.
Kral "Sizi tanımıyorum, üstelik affedilecek bir şey yapmadınız ki" dedi.
"Siz beni tanımıyorsunuz, ama ben sizi tanıyorum" dedi adam.
"Ben, kardeşimi astırdığınız ve mallarını elinden aldığınız için sizden
öç almaya yemin etmiş bir düşmanınızım. Tek başınıza münzeviyi görmeye
gittiğinizi öğrendim ve dönerken yolda sizi öldürmeye karar verdim.
Ama akşam olduğu halde dönmediniz. Ben de sizi arayıp bulmak için pusuya
yattığım yerden çıkınca muhafızlarınıza rastladım, beni tanıyıp yaraladılar.
Onlardan kaçtım fakat yaramdan çok kan akıyordu. Yaramı sarmasaydınız
kan kaybından ölürdüm. Ben sizi öldürmek istedim, siz ise hayatımı kurtardınız.
Eğer yaşarsam şimdiden sonra en sadık köleniz olup size hizmet edeceğim
ve oğullarıma da aynı şeyi emredeceğim. Affedin beni."

Kral, düşmanıyla bu denli kolay barıştığı ve onun dostluğunu kazandığı
için çok mutlu oldu; onu affetmekle kalmayıp uşaklarını ve kendi doktorunu
gönderip onun tedavisini yaptıracağını söyledi, ayrıca mallarını iade
edeceğine de söz verdi. Yaralı adamla vedalaşan kral, kapının önüne
çıkıp münzeviyi aradı. Gitmeden önce, sormuş olduğu sorulara cevap vermesini
bir kez daha rica etmek istiyordu.

Münzevi dışarıda, bir gün önce kazmış oldukları tarhlara çiçek tohumlarını
ekiyordu. Kral ona yaklaştı ve söyle dedi:
-Sorularıma cevap vermeniz için size son defa yalvarıyorum!

Yorgun dizlerinin üstünde çömelmeye devam eden münzevi, gözlerini kaldırıp
krala baktı ve "Cevabınızı aldınız" dedi.
"Nasıl aldım? Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu kral. "Anlayamıyorsunuz"
diye cevapladı münzevi.
"Dün eğer benim dermansızlığıma acıyıp şu tarhları kazmasaydınız, gidecek
ve şu adamın saldırısına uğrayacaktınız ve yanımda kalmadığınıza pişman
olacaktınız. Yani en önemli vakit, tarhları kazdığınız vakitti; en önemli
kişi bendim ve en önemli işiniz bana iyilik yapmaktı. Daha sonra bu
adam yanımıza koşarak geldiğinde, en önemli vakit onunla ilgilendiğiniz
vakitti, çünkü eğer onun yaralarını sarmasaydınız, sizinle barışmadan
ölecekti. Dolayısıyla en önemli kişi oydu, en önemli iş de onun için
yaptıklarınızdı.

Bundan sonra şu gerçeği unutmayın:
Tek önemli vakit vardır, içinde bulunduğunuz an. O an en önemli
vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli
kişi, kiminle beraberseniz odur, zira hiç kimse bir başkasıyla bir
daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez;
ve en önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü insanın bu dünyaya gönderilmesinin
tek sebebi budur."


Diğer yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|