




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

Gerçek bir sevgi yaratmak

Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti.
Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı.
Hayatın matematiği farklı; iki yarımı toplayınca bir etmiyor.
İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor.

Önce yalnızdık…

9 ay boyunca karanlık bir yerde dışarı çıkmayı bekledik ve dünyaya ağlayarak
geldik. Pişman gibiydik. Ya da mecburen gelmiş gibi.

Biraz büyüdükten sonra, kendimizi bildiğimiz anda, içimizi kemiren,
kalbimizi kurcalayan o tuhaf duyguyu hissettik: Bir yerde bir eksik
var. Korktuk. “Bunun sebebi ne?” diye sorduk kendimize. Cevabı yapıştırdık:
“Demek ki sahip olmadığımız bir şeyler var. O yüzden eksiklik hissediyoruz.”

Peki, neye sahip olmamız gerekiyor?

Çocukken, “yaşımız küçük” diye düşündük. Her istediğimizi yapamıyoruz.
Kurallar, yasaklar var. Büyüyünce her şey yoluna girecek.

Büyüdük…
Bir şey değişmedi. Yine huzursuzduk.
İçimizden bir ses aynı sözcükleri fısıldıyordu: “Bir eksik var.”

Kafamız karıştı. Nasıl kurtulacağız bu iğrenç duygudan? Nasıl geçecek
bu?

Aklımıza yeni cevaplar geldi: Okulu bitirince geçecek. İşe girince geçecek.
Para kazanınca geçecek. Tatile gidince geçecek.

Okulu bitirdik. Diploma aldık. İşe girdik. Kartvizit aldık. Çalıştık.
Para kazandık. Taşındık. Araba aldık. Seviştik. Eve yeni eşyalar aldık.
Tatile gittik. Dans ettik. Terfi ettik. Kartviziti değiştirdik. Daha
çok çalıştık. Daha çok para kazandık. İçki içtik. İlaç içtik.

Geçmedi.

“Bir yerde bir eksik var” hissi, hala orada duruyordu.

Bu sefer de “Sevgilimiz olunca geçecek” dedik. “Yalnızlığımız sona erince
bu illetten kurtulacağız.” Beklemeye başladık.

Derken, biri çıktı karşımıza. Aşık olduk.

Ve anında başka biri olduk. Daha güçlü, daha güzel, daha akıllı biri.

Hesap cüzdanları, kartvizitler, hatta ilaçlar bile böyle hissetmemizi
sağlamamıştı. Sevgilimizin gözlerinde, daha önce bize verilmemiş kadar
büyük sevgi ve hayranlık gördük.

Sevgilimizin gözlerinde Tanrı’ yı gördük. Işığı gördük. “Tünelin ucundaki
ışık bu olmalı” diye düşündük “kurtulduk.”

Sonra bir gün, daha dün bize deli gibi aşık olan insan çekip gidiverdi.
Ya da artık eskisi gibi sevmediğini söyledi. Ya da başka birine aşık
olduğunu söyledi. Ya da daha kötüsü, başka birine aşık oldu ama söylemedi.

Telefonu açmamasından, elimizi tutmamasından, sevişmemesine bahane bulmak
zorunda kalmamak için biz uyuduktan sonra yatağa gelmesinden anladık,
bir terslik olduğunu.

Belki de sevmekten vazgeçen veya terk eden sevgilimiz değildi, bizdik.
Fark etmez. Sonuçta aşk bitti. Şimdi her yer bomboş.

Şimdi tekrar yalnızız. Başladığımız yere döndük. Yıllarca uğraştık,
eksiğin ne olduğunu bulamadık. Halbuki her şeyi denedik, her yere baktık.

Öyle mi?

Bakmadığımız bir yer kaldı. İçimize bakmadık.

Eksik parçayı dışarda aradık ama içimizde saklı olabileceğini akıl etmedik.
Birilerini sevdik, birileri bizi sevsin diye uğraştık ama kendimizi
sevmedik.

Şaşıracak bir şey yok, tabi ki sevmedik.
Kendimizi sevsek bu kadar koşturur muyduk?
Canımız yanmasın diye duvarların ardına saklanır mıydık?
Kendimizi boş sanıp doldurmaya uğraşır mıydık?
Terk edilmekten korkar mıydık?

Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti.

Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı.

Hayatin matematiği farklı; iki yarımı toplayınca bir etmiyor.

İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor.

“Herkes beni sevsin” diye uğraşınca kimse gerçekten sevmiyor, herkes
sevgisine şart koyuyor, sınır koyuyor.

Oysa “kendime duyduğum sevgi bana yeter” diye düşününce, kendimizi
olduğumuz gibi kabullenince yarım tamamlanıyor. Her şey bir oluyor.
İşte o zaman perde aralanıyor. Acı diniyor. İşte o zaman başka ‘bir’
iyle bir araya gelerek, hesabın kitabın, korkunun kaygının hüküm sürdüğü
sahte bir sevgi yerine, gerçek bir sevgi yaratılabiliyor.


Diğer yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|