




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

Başka
Dünyada şarkı söylemek 
Ben
henüz çok küçükken eve bir telefon almıştık. Telefonun bağlı olduğu
cilalı çerçeveyi ve parlak ahizeyi asla unutamam. Saatlerce onun karşısına
geçer ve seyrederdim. Hatta o derece ki, telefon numaramız olan 105'i
bir an bile aklımdan çıkaramıyordum, telefonla konuşacak yaşta değildim,
zaten boyum da telefonun bulunduğu yere yetişemezdi. Fakat annem konuştuğu
zaman, onun karşısına geçip hayranlıkla ona bakardım. Bir keresinde
beni kucağına alıp ahizenin yanına kaldırdı ve beni babamla konuşturdu.
Bu, bence unutulması çok güç bir olaydı. Sevinçten ve mutluluktan uçuyordum.

Zamanla,
bu telefonun içinde canlı bir yaratık bulunduğunu, "Lütfen Danışma"
olduğunu ve bu Bayanın ne sorulursa hemen cevap verdiğini öğrendim.
Annem ona defalarca başkalarının telefon numaralarını sormuştu; bir
iki kere de saatimiz durunca gene ondan sorup doğru saati öğrenmişti.

Telefondaki
bu cinle konuşma fırsatını ilk olarak annemin yakın komşumuzu görmeye
gittiği ve benim de evde yalnız bulunduğum bir gün elde ettim. Bahçede
oynarken, kaza ile elimdeki çekici parmağıma indirmiştim, sancıdan kıvranırken,
ansızın aklıma "Bayan Danışma" geldi. Koşa koşa içeri girdim ve ufacık
iskemlenin üzerine çıkarak telefonun alıcısını kaldırdım. Alıcıdan acayip
gürültüler geliyordu. Ağlar gibi bir sesle:

-
"Danışma lütfen" dedim. Karşımda gayet tatlı bir Bayan vardı. Ben tekrar
ağlayarak:
- "Parmağımı acıttım. Ne yapacağımı söyleyebilir misiniz?" diye sorunca,
makinenin içindeki bayan bana:
- "Annen evde yok mu?" dedi.
- "Hayır, evde hiç kimse yok."
- "Parmağın kanıyor mu?"
- "Hayır, çekiçle vurdum, şimdi acıdan kıvranıyorum."
- "Buz dolabını açabilir misin?"
- "Evet", diye cevap verince, Bayan Danışma sözlerine şöyle devam etti:
- "Peki, dolabı aç ve buzluktan ufak bir parça buz çıkararak acıyan
yerin üzerine bastır. Dikkat et, yerleri kirletip buzları dökmeyesin.
Biraz sonra sancın dinecek. Artık ağlama ve bir daha sefere daha dikkatli
davran."

O
günden sonra da en ufak bir bilgi için Bayan Danışmayı rahatsız ediyordum.
O ise, en ufak bir hoşnutsuzluk göstermeksizin hemen bana yardım ediyordu.
Coğrafya derslerinde, aritmetik problemlerinde hatta ve hatta parkta
bulduğum sincabın beslenmesi için bana yardımcı olmuştu.

Bir
gün çok sevdiğim kanaryamız Peter kafesinde ölü bulundu. Ağlayarak hemen
telefona sarıldım ve Bayan Danışmaya büyük acımı bildirdim. O da, diğerleri
gibi, basit sözlerle beni yatıştırmaya çalışıyordu. Halbuki ben ondan
daha fazla anlayış bekliyordum. Peter gibi güzel öten bir kuşun ölümünün
olmayacak bir şey olduğunu ona anlatmak istiyordum. Sonsuz acımı anlayan
ve onu paylaşmaya çalışan Bayan Danışma bana şu öğütte bulundu:

- "Beni dinle Paul, haklısın böyle güzel öten bir kuş ölmemeliydi, fakat
unutma ki, çok daha güzel bir dünyaya gidiyor ve orada da ötmesine devam
edecek. Onun için artık üzülmen yersiz."

Başka
bir gün de, telefondaki cinden bir kelimenin anlamını soracaktım. Tam
alıcıyı kaldırıp, Bayan Danışmayı istemiştim ki, yavaşça odaya giren
kız kardeşim, beni korkutmak için ansızın bağırdı. Birden yerimden sıçradım.
Sıçramamla birlikte duvara çakılı telefon alıcısı da benimle yere düştü.
Telefondan teller fırladı. Bayan Danışma'nın sesi hiç duyulmuyordu.
Yarım saat sonra kapımız çalındı ve telefon tamircisi olduğunu söyleyen
bir adam gelerek telefonumuzu hemen tamir etti. Bizdeki bu bozukluğu
kendisine yine Bayan Danışma'nın bildirdiğini de sözlerine ekledi.

Dokuz
yaşıma bastığım yıl, evimizi değiştirdik. Evle birlikte, o eski telefon
alıcısını da değiştirip, daha modern bir alıcı satın aldık. Bu alıcıyı
hiç sevmemiş ve Bayan Danışma'nın ancak o eski alıcıda bulunduğuna nedense
inanmıştım. Yıllar geçip de delikanlılık çağına girince, bazen eski
günleri düşünür ve telefondaki o bayanın saatlerce ufak bir çocukla
uğraşmasını ve onun saçma isteklerini ve sorularını eksiksiz yerine
getirmesini takdir ederdim.


Diğer
yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|