




Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

Oğlumdan Aldığım Ders

Ben
kolay öğrenebilen o şanslı çocuklardan biriydim. O yüzden de ebeveyn
olduğumda çocuklarımın her ikisine de bir şeyler okuyup okuma işlemini
eğlencevâri bir hale getirirsem benim izimden giderler düşüncesine kapılmıştım.
Aynen benim gibi okur, okuduklarını anında öğrenirler diye düşünüyordum.

Büyük
çocuğum Amanda, benim izime kolay girdi. Hızlı öğrendi ve iyi notlar
aldı. Oysa onun küçüğü olan oğlum Eric ile de aynı yöntemleri uygulamamıza
ve kullanmamıza karşın hayatın sadece Eric ve öğretmenleri için değil,
benim için de zor geçeceğini anladım.

Hiçbir disiplin sorunu olmayan bu sevecen ve tatlı çocuk için üzerime
düşen ne varsa yaptım. Her gece ödevlerini bitirip bitirmediğini kontrol
ettim, öğretmenleriyle bağlantımoı koparmadım ve okulun sunduğu bütün
ek derslerin hepsine kaydını yaptırdım. Ama ne kadar uğraştıysa da aldığı
karneler hep hayal kırıklığı ve üzüntü yaratıyordu. Cesaretinin kırıldığını
ve böyle devam ederse bütün hevesini kaybedeceğini görebiliyordum. Sonra
kendimden şüphelenmeye başladım.

Nerede başarısız olmuştuk? Neden oğlumun başarılı olmasına yardımcı
olamıyordum? Neden onu motive edemiyordum? Okulda başarılı olamazsa
ve sivrilemezse, iyi bir hayatı olamayacağına ve ayakları üzerinde duramayacağına
hatta aile kuramayacağına inanıyordum.

Gözlerim açıldığında Eric 16 yaşında sarışın bir delikanlıydı. Oturma
odasında oturuyorduk. O sırada telefon çaldı ve babamın ağır bir kalp
krizi geçirdiğini ve 79 yaşında hayata gözlerini yumduğunu öğrendik.

"Papa" diye seslendiği babam Eric'in hayatının özellikle ilk beş yılında
çok önemli rol oynamıştı. Eşim geceleri çalışıp gündüzleri uyuduğundan
Eric'i traşa, dondurma yemeye ve top oynamaya hep "Papa"sı götürürdü...
Papa, Eric'in bir numaralı dostuydu.

Babam yanımızdan ayrılıp büyüdüğü kasabaya geri döndüğünde, Eric onsuz
ne yapacağını şaşırmıştı. Ama zaman yaralarını sardı ve zaman içinde
dedesinin geçmiş yaşantısına ve eski arkadaşlarına ihtiyacı olduğunu
anlamaya başladı. Dedesiyle yaptığı telefon görüşmeleri ve dedesinin
ziyaretleri Eric'in hayattaki en büyük umudu haline gelmişti. Ve Papa'sı
onu asla unutmadı.

Cenaze töreninde kapıda durdum ve babamın yüzüne baktım. Tanıdığım adama
benzemeyen son derece ifadesiz bir durum içindeydi. Her iki yanımda
çocuklarım dedelerine doğru ilerlerken Eric'in elimi tuttuğunu farkettim.
Görevimizi yerine getirdikten sonra yüzlerce dostumuzun yer aldığı salondaki
yerlerimize geçtik. Herkesin babamla ilgili paylaşacağı bir anısı, söyleyeceği
bir cümlesi vardı. Bazılarıysa sadece elime dokunup uzaklaştılar.

Birdenbire Eric'in yanımda olmadığını farkettim. Dönüp etrafıma baktım
ve hemen girişte merdivenleri çıkmakta güçlük çeken yaşlılara yardım
ettiğini gördüm. Ellerinde bastonları, tanımadığı bir sürü insan ona
yaslanıyor o da bu insanların dedesine son görevlerini yerine getirmeleri
için basamakları çıkmalarına yardımcı oluyordu.

O gün akşamüstü cenaze düzenleme koordinatörü bana cenazesinin taşınması
için bir kişiye daha ihtiyaçları olduğunu söyledi. Eric hemen atladı
ve "Lütfen anne, ben yardımcı olabilir miyim?" dedi. Koordinatör benimle
ve kız kardeşiyle kalmasının daha uygun olabileceğini ifade etti. Eric
başını salladı ve "Papa küçükken beni taşırdı", dedi. "Şimdi ben onu
taşımalıyım." Bu sözcükleri duyunca gözyaşlarıma engel olamadım. Sanki
hiç susmayacakmışım gibi ağlıyordum.

O andan itibaren aldığı düşük notlardan dolayı oğlumu bir daha asla
azarlamamaya söz verdim kendi kendime. Onun hayalimde yarattığım insana
uyması mümkün değildi. Zaten benim hayalimde yarattığım insan oğlum
kadar iyi bir kişiliğe sahip değildi. Tanrı onu sevgi, iyilik ve yardımseverlik
duygularıyla ödüllendirmişti. Hiçbir kitap ona bunları veremezdi. Hiçbir
mezuniyet derecesi ona sahip olduğu bu değerleri kazandıramazdı.

Şimdi yirmi yaşında ve her gittiği yere dostluk, yardımseverlik, espri
ve nezaket taşıyor. Kendi kendime şu soruyu yöneltiyorum: "Fen ve matematik
notları neyi değiştirecek? Genç bir adam elinden geleni yaptığı sürece,
kalpten bir AA notunu zaten hak etmiyor mu?"


Yazarı bilinmiyor




Diğer yazılar için tıklayın
|

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|